Stres Altında Kalmak Tüp Bebek Başarısını Etkiliyor

Hemen hemen her evli çift anne-baba olmayı istese de normal yollardan çocuk sahibi olma konusunda aynı şansı elde edemeyebiliyor. Topum genelinde kısırlık olarak bilinen infertilite ise uzmanlarca bir yıl veya daha uzun süre korunmasız düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilememesi olarak tanımlanıyor ve birçok nedeni bulunuyor.

Çocuk sahibi olmanın önündeki en büyük engel olan infertilite, tıbbi, psikolojik, psikiyatrik, sosyal, kültürel ve hatta sınıfsal yönleri bulunan sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkıyor. Bu faktörler arasında yer alan psikolojik etkenlerle infertilite arasında ise karşılıklı bir etkileşim bulunuyor. Tüp bebek tedavisinin, psikolojik, sosyal ve ekonomik etkileri olan zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Medline Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Dr. A. Hamdi Karanfil, tedavi sürecinde stresle doğru ve etkili bir şekilde başa çıkmanın yollarını anlatıyor.

İnfertilite en fazla anne adayını etkiliyor

Hayatta her birey az ya da çok bir stres yaşar. Stres ise kişinin fiziksel ve psikolojik dengesinin bozulmasına gösterdiği bir tepki durumudur. Ancak strese tepki verme şeklimizin genel huzurumuz üzerinde yarattığı bir etkisi bulunur. Gündelik yaşamda strese neden olabilecek, iş hayatı, mali durum, ilişkiler, bir yakının kaybı ve gündelik sorunlar gibi birçok etken vardır. İnfertilite ise basit bir jinekolojik rahatsızlık olmayıp özellikle anne adayını biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan son derece olumsuz etkileyen, bunun sonucu olarak da sağlık ve yaşam kalitesini düşüren bir sorundur.

Süreç uzadıkça stres de artıyor

İnfertilite sorunu olan kadınların yüksek düzeyde stres ve anksiyete yaşamalarının altında yatan en önemli sebep, infertiliteye bağlı yaşanan; annelik duygusunun, üretkenliğin, benlik saygısının ve genetik devamlılığın kaybıdır. Hamile kalamayıp bu süreç uzadıkça, stres seviyesi de hızla yükselebilmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalarda stresin infertiliteye nasıl yol açtığı konusunda çeşitli görüşler de mevcuttur.

Stres erkeleri de etkiliyor

Erkek kısırlığı ve stres arasında da bir ilişki bulunur. Stres, erkeklerde testosteron hormonunu ve sperm üretimini düşürebilir, ayrıca sertleşme sorunlarına (iktidarsızlık) yol açabilir.

Gerekirse psikolojik destek alın

Birçok çiftin uzun zaman doğal yollarla bebek sahibi olmaya çalıştıktan sonra başvurdukları tüp bebek tedavisinde genellikle stres infertiliteyi, infertilite ise stresi tetikler. Bu gibi bir kısırdöngü durumunda stresi yönetmek ve mümkün olduğunca ondan uzaklaşacak yoları bulmak gerekir. Bunun için gerekiyorsa bir uzmandan psikolojik destek almak da faydalı olabilir.

Tedavi sürecinde stresten kaçınmak için neler yapılabilir?

  • Tedaviniz için kolay ulaşabileceğiniz, güvendiğiniz bir merkezi seçin. Doktorunuzdan tedavinizin tüm aşamalarında mümkün olduğunca sık bilgi alın
  • Üçüncü şahısların ve kaynağını bilmediğiniz bilgilerin etkisinde kalmayın. Tedavi sürecinizde çevrenizdeki size akıl vermeye kalkan kişilerden uzaklaşın
  • Tedaviniz sizin özelinizdir, meraklı kişilerin sorularını cevaplamak zorunda olmadığınızı unutmayın
  • Duygularınızı bastırmayın, tüm endişelerinizi doktor ve hemşireniz ile çekinmeden paylaşın
  • Stresinizin nedenlerini belirleyin ve olabildiğince bunlardan uzak durmaya çalışın
  • Stres yönetimi konusunda bilgilenin, etkili başa çıkma yollarını öğrenin
  • Rahatlama ve nefes alma tekniklerini uygulayın
  • Kontrol altına alamayacağınız, sizin dışınızda gelişen sorunları kabul edin
  • Güvendiğiniz bir arkadaşınız veya gerekirse bir psikolog ile duygularınızı paylaşın
  • Tedavi dışında kendinize eğlenmek ve rahatlamak için zaman ayırın
  • Aktif olun; sosyalleşin, spor yapın, kitap okuyun, müzik dinleyin
  • Tedavi sonucunu düşünmeden her geçtiğiniz aşamayı başarı olarak kabul edin
  • Tedavinin her aşamasından sonra kendinizi ödüllendirin
  • Çiftlerin birbirlerine olan desteği çok önemlidir. Birbirinizden desteğinizi esirgemeyin
10.12.2023

Web sitemizdeki içeriklerimiz kayıt tarihindeki bilimsel verilerle göre hazırlanmış olup bireyleri herhangi bir tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımamaktadır. Lütfen, tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemleriniz için mutlaka doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.