Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif cerrahi, pek çok cerrahi dalın aksine, işlev ile görünümü aynı anda düzeltme ve iyileştirme amacı ile hareket eder. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif cerrahiler arasındaki temel fark, işlev ve görünümün değişen oranlarıdır. Estetikten rekonstrüksiyona doğru gidildikçe işlevsel düzeltmeler daha ön plana çıkmaktadır.
Plastik ve Rekonstrüktif cerrahide vücut yüzeyindeki deri, deri altı ve kemikleri etkileyen edinsel ya da doğumsal tüm doku ve organ kaybının onarılması yer alır. Estetik cerrahi vücut imajının daha güzel ve mükemmele ulaştırılmasını sağlamak için yapılan operasyon ve girişimlerle uğraşır. Burada temel amaç tıbbi bir problemden çok güzellik ve estetik kaygılardır.
Estetik burun cerrahisi ya da “Rhinoplasti”, burundaki şekil bozukluğunun düzeltilerek, yüz içerisinde daha uyumlu ve ahenkli hale gelmesini sağlamaktadır. Burundaki şekil bozukluğu, gelişimsel ya da sonradan oluşan yaralanmalar sonucu oluşabilir. Burun ameliyatları için en uygun yaş, yüz kemiklerinin gelişimi açısından 17 yaş ve sonrasıdır.
Ameliyata hazırlık
Doktor hasta görüşmesinden sonra burun yapısı incelenmeli, burundaki kusurlar saptanmalıdır. Hasta fotoğrafı çekilerek bilgisayarda bir çalışma yapılır. Hastanın istekleri gözetilerek burunda oluşacak değişikliklerin yüz ile olan uyumu bilgisayar çalışması ile örnekleme yapılır. Ama unutulmamalıdır ki bilgisayar çalışması yalnızca hasta-doktor diyaloğu için yapılmaktadır. Bilgisayar çizimleri burnun o şekli alacağını göstermek amacında olmayıp, ameliyatı hastaya daha iyi anlatabilmeyi hedefler. Bilgisayarda çizilen şekli elde etmek çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Daha sonra ameliyata karar verilirse bazı kan testleri yapılmaktadır.
Burun şeklinin değerlendirilmesi
Burnun yapısı, cildin yapısı, kıkırdak ve kemik yapıları dikkatle incelenir. Zira derisi kalın ve yağlı, burun ucu etli ve kalın, burun deliklerinde asimetri olan burunlarda mükemmel sonuç elde etmek çoğu zaman imkansızdır. Sonucu etkileyen başka faktörlerde mevcuttur. Hastada yara durumu, daha önce ameliyat geçirmişi, kötü bir yaralanma geçirmiş olması, hastanın doktorla diyaloğunu koparıp gerekli tavsiyelere riayet etmemesi de sonucu olumsuz yönde etkilemektedir.
Ameliyat
Ameliyat; lokal anestezi, sedasyon anestezi+lokal anestezi ve genel anestezi altında yapılabilmektedir. Ameliyat sırasında bazen kulaktan veya başka yerden kıkırdak alarak veya sentetik materyaller kullanmaya ihtiyaç duyulabilir.
Kanatları küçültmek için kanat kıvrımından kesi yapmak veya açık yapılan burun ameliyatında tabandan kesi yapmak gerekebilir. Bunlar sonucunda çizgi halinde izler kalabilir. Ameliyat yaklaşık 1-2 saat sürer. Ameliyat bitiminde hasta dinlenmeye alınır ve doktorun belirleyeceği uygun zamanda eve gönderilir.
Burundan alınan kemik veya kıkırdak destek amaçlı tekrar kullanılabilir. Ameliyattan sonra buruna tampon konulmaktadır. Bu tampon 2-5 gün sonra alınır.
Buruna 10-12 gün süre ile alçılı bandaj uygulanır. İlk bir hafta içinde yüzde, göz kapaklarında şişlik ve morluklar oluşur. Bunlar 1-3 haftada geçer. Bandaj açıldığında burnunda halen şişlik vardır. Burundaki bu şişliğin büyük bir kısmı 3-4 haftada geçmekle beraber bu süre uzayabilir. Ancak burnun son şeklini alması 6-12 ay gibi bir zaman almaktadır.
Ameliyat sonrası seyir ve komplikasyonlar
İlk zamanlarda burundaki şişliklerin bazen simetrik olmaması burnu asimetrik gibi gösterebilir. Bu seyir zaman içinde normale dönecektir. Ayrıca burun ilk açıldığında burnun yeni şekline adaptasyonda hasta ve çevresi zorlanabilir.
Her şeye rağmen elde olmayan bazı faktörler nedeni ile burunda yüzde 20 oranında komplikasyon dediğimiz istenmeyen sonuçlar oluşabilir. Bunlar erken zamanda kanama, koku almada azalma, bazen nefes alma sorunu, burun septumunda delinme, yapışıklık, burun sırtında açılma veya burun ucundaki kıkırdak fazlalığı ve burun ucu kalınlığı, burun kanadı büyüklüğü gibi daha sonra revizyon gerektiren durumların ortaya çıkmasıdır. Bu durumda doktorun uygun gördüğü zamanda revizyon yapılarak bu sorunlar giderilmeye çalışılır. Nadiren de olsa göz alt kapaklarında kalıcı morluk gelişebilir.
Burun ameliyatlarında sonuç hiçbir zaman yüzde 100 garantili değildir. Sonuç her zaman hastanın hayal ettiği gibi olmayabilir. Bazen iyi bir sonuca rağmen hastanın memnun olmaması söz konusudur. Ameliyat olmanın ve anestezi almanın risklerini de gözardı etmemek gerekir.
Vücudunun herhangi bir yerine (özellikle kol, omuz ve vücudun ön kısımları) yaptırılan dövme veya jilet izleri belli bir zamandan sonra rahatsızlık vermeye başlamaktadır. Özellikle kimi zaman toplumsal görüş açısından bu kişilerin sorgulanması da bir sorun haline gelebilmektedir. Dolayısı ile hasta bunun ortadan kaldırmasını istemektedir. Bunların tamamen yok edilmesi söz konusu değildir.
Jilet izleri ancak imajı değiştirmek ve insanların sorgulanmasından kurtulmak için belki daha kötü iz bırakarak ameliyat edilebilir. O bölge olduğu gibi alınarak deri ile arası kapatılabilir. Belki de bu kişilerde yeni oluşan iz daha belirgin, daha dikkat çekici, daha geniş olacaktır. Tek avantajı bunun bir kaza sonucu oluşan yara şeklinde yorumlanabilmesidir. Hele hasta geçmişte fazla iz bırakmaya meyilli ise çok daha kötü bir iz kalabilir.
Burada amaç imaj değiştirmektir. Dövme içinde aynı yöntem uygulanabilmektedir. Diğer bir yöntem ise balon yöntemidir. Sağlam bölgeye bir balon yerleştirerek, sağlam alanlar şişirerek büyütülür ve 1-1,5 ay sonra balon çıkarılarak istenmeyen dokular alınır. Kazanılan yeni ve normal doku kullanılır. Belki bu daha kabul edilebilir bir yöntemdir. Ancak hem daha maliyetli hem daha uzun sürelidir. Bu yöntem, 2 hatta bazen 4 ameliyat gerektirebilir. Ayrıca tüm ameliyatların bitiminde istenmeyen izler kalabilir. Bunun yanında özellikle kol derisi ince olduğundan balon şişirildikçe deri incelip delinebildiği gibi, enfeksiyon da gelişebilir. Bu da hiçbir sonuç alınmadan işlemin sonlandırılması demektir. Bütün bunları düşünmek ameliyat kararı vermek gerekmektedir.
Yara izleri ve dar dövmeler için, yaraların ve dövmenin sadece daraltılması anlam taşımaktadır. İzlerin yok edilmesi, dövmelerin iz bırakmadan yok edilmesi söz konusu değildir.
Bazen ameliyat sonucu var olan izler çok daha farklı olmayabilir ve hasta memnun kalmayabilir. Bu nedenle bunu çok iyi düşünerek karar vermek gerekmektedir. Hasta yukarıdaki bilgiler ışığında ameliyat olmayı düşünmeli ve buna paralel olarak karar vermelidir. Ameliyat olmanın riski de ayrıca düşünülmelidir. Ameliyat sonrası enfeksiyon riski daima vardır. Bu durumda iyileşme süreci uzamaktadır.
Üst göz kapağında deri fazlalığı sonucu oluşan kırışıklıklar, alt göz kapağındaki torbalanma, deri fazlalığına bağlı kırışıklık ve sarkma, yüze yorgun ve yaşlı ifadesini vermektedir. Hastayı bu görüntüden kurtarmak, daha diri ve genç bir görünüm kazandırmak için her iki göz kapağındaki fazla kırışmış deri ile torbalanmaya neden olan yağ dokusu cerrahi olarak alınır. Hasta kusursuz olmayı değil, daha iyi cerrahi bir görünüm hedeflerse sonuç tatmin edici olur.
Bu ameliyatların başarısını; yaş, derinin yapısı ve fiziksel özellik etkilemektedir.Genç hastalardan çoğu zaman deri fazla kırışmamış ve deri fazlalığı yoktur.Bu hastalarda yalnızca yağ torbacıklarını almak çoğu zaman yeterlidir.Ancak daha ileri yaşlarda ise derinin yapısına, gevşeklik derecesine göre her iki kapaktan fazla olan deri alınması gerekmektedir.Bazı kişilerde kaşların düşük olması ameliyat sonucunu olumsuz yönde etkileyeceğinden, kaş kaldırma ve şakak germe ameliyatı ile birlikte yapılması daha iyi bir sonuç için önerilebilir.
Yalnız yağ torbacıkları alınacak hastalarda ise alt göz kapağı içinden kesi yapılarak bu ameliyat gerçekleştirilebilir. Ameliyat lokal ya da genel anestezi altında yapılabilmektedir. Lokal anestezi ile yapıldığında 1-2 saat sonra hasta gönderilebilir. Genel anestezi olan hastalar ise yapılan merkezde duruma göre 1 gün tutulabildiği gibi, birkaç saat sonra da gönderilebilir.
Ameliyat yaklaşık olarak 1,5-2 saat sürmektedir. Ameliyat ister genel ister lokal anestezi altında yapılsın, hasta ameliyat olmanın riskini taşımaktadır. Alt göz kapağından deri kirpiklerinin 1-2 mm altından yapılarak dışarı doğru 1 cm kadar uzatılır. Üstte ise doğal göz kıvrımından (kirpiklere yaklaşık 8-10 mm uzaklıkta) yapılır.
Anestezi türüne göre değişmekle birlikte hasta uygulamadan birkaç saat sonra eve gönderilebilir. İlk birkaç günde her iki göz kapağında şişme, morluk olabilir. Bunlara buzlu kompres uygulamak faydalı olur. Hasta ilk birkaç gün puslu görebilir.1-2 hafta bu morluklar azalarak geçer. Dikişler 4-7 günde alınabilir. Kısa süreli göz yaşı artmasına bağlı olarak hasta da göz sulanma, parlak ışığa ve rüzgara karşı hassasiyet oluşabilir. Rüzgar ve güneşten korunmak için 2-3 hafta süre ile renkli gözlük kullanmanın faydası vardır.
Kesi, kıvrım bölgesinden yapıldığı için 2-3 ay gibi bir sürede dikkati çekmeyecek hale gelir. Ancak çok nadiren de olsa fark edilir halde kalabilir. Göz kapaklarında dışa dönme, içe dönme, aşağı çekilme (ektiopion) nadir de olsa gelişebilir. Bu durumda yeniden ameliyat olması gerekebilir. Bazan morlukların geçmesi uzayabileceği gibi özellikle alt kapakta nadiren kalıcı morluk olabilir.
Bazı erkeklerde, ergenlik çağında oluşan kimi değişikliklerin yanında göğüslerde de büyüme gözlenebilir. Erkekler için bu durum, istenmeyen görüntü ve özellikle yaz aylarında daha çok dikkat çekmesi yönünden rahatsızlık verici olabilir. Yapılacak testler sonucunda hormonal bir bozukluk yoksa bu durumun düzeltilmesine karar verilebilir. Ameliyat yaşı 18 ve sonrasıdır. Bunun tedavisi cerrahidir.
Kapalı tedavi
Liposuction yöntemi ile lokal anestezi altında yapılmaktadır. Özellikle göğüsteki büyümenin sebebi yağ dokusundan kaynaklanan vakalarda, bu yöntem oldukça başarılıdır. Ancak göğüs dokusunun yoğunluğu fazla olması durumunda ya direkt olarak cerrahi yöntem kullanılır veya liposuction ile kombine edilebilir.
Açık cerrahi yöntem
Lokal veya genel anestezi altında, meme başının çevresinden açılarak meme dokusu alınır. Burada meme başının çevresinde çoğunlukla dikkati çekmeyen bir iz kalmaktadır. Ancak iz yapmaya meyilli bünyelerde bu iz belirgin olarak kalabilir. Bu yöntemle yapılan tedavilerde bazen göğüs çevresi hafif kabarık kalabilir. Bu durumda ya aynı anda veya daha sonra liposuction yöntemi ile revizyon yapmak mümkündür. Ameliyat sonrası 1-2 ay süre ile korse kullanması önerilmektedir. Tam iyileşme 3-6 ay kadar sürmektedir.
Komplikasyonlar
Her iki yöntemde tek başlarına yeterli olmayabilir. Bu durum, hemen veya daha sonra revizyon gerektirebilir. Her ameliyat ve anestezide olduğu gibi ameliyat olmanın ve anestezi almanın riskleri mevcuttur. Bazen cilt altında kan toplanması olabilir. Kendiliğinden geçebileceği gibi enjektörle çekme ihtiyacı olabilir. Her hastada olduğu gibi enfeksiyon olasılığı da bulunur.
Gençlerin kaşlarının düşüklüğünden şikâyet ederek kaşlarının kaldırılmasını istemeleri ile çok karşılaşılmaktadır. Kaşlarının kendi doğal yapısından, özellikle dış kısmının yukarı doğru kaldırılması arzulanmaktadır. Bu işlem lokal anestezi ile yapılabildiği gibi genel anestezi ile de yapılabilmektedir. Sadece iğne aracılığıyla askı materyali kullanarak kesi yapılmadan asma yöntemi ile kaş kaldırılabilir. Diğer bir yöntem ise her iki taraf, saçlı deriden 4-5 cm lik kesi yapılarak ve bir parça saçlı deri çıkarılarak kaşların asılması yöntemi uygulanabilir. Yaklaşık 1-1,5 saat süren bir operasyondur. Hasta ameliyattan birkaç saat sonra eve gönderilebilir.
İlk günlerde uygulama bölgesinde şişlik ve morluk oluşabilir. Bunlar 7-10 gün gibi bir sürede geçmektedir. Hastaya bir haftalık süre ile sıkı bir sargı yapılmaktadır.
Enfeksiyon riskini azaltmak için antibiyotik, ağrı için ise ağrı kesici kullanılması önerilmektedir. Ancak her şeye rağmen enfeksiyon ihtimali vardır. Bu da iyileşme sürecini uzatmaktadır. Saçlı deride yapılan kesi ve dikiş nedeni ile nadiren o bölgede saç dökülmesi görülebilir. Bu saç dökülmeleri geçici olabildiği gibi kalıcı da olabilmektedir.
Yine çok nadirde de olsa iz bırakmaya meyilli hastalarda dikiş bölgesinde rahatsızlık verecek şekilde iz kalması söz konusu olabilir. Buna yönelik kremli masaj ve baskı uygulamaları planlanarak izin azaltılması hedeflenmektedir. Saçsız alanı oluşur ise buraya saç ekimi yapılabilir. Ancak normal sıklığı yakalamak mümkün değildir.
En önemli sorunlardan biri de kaşların yeniden düşerek eski haline gelmesidir. Bu olay 3-6 ay gibi bir sürede gelişebilir ve beklenen bir sonuç olarak değerlendirilmelidir. Elbette ki bu hastanın memnuniyetsizliği demektir. Ancak sonucu iyi olup kaşı kalkık olan hastalar olduğu gibi kaşı düşen hastalarda olacaktır. Bu konuda garanti vermek mümkün değildir. Hasta bunu göz önünde bulundurarak bu ameliyatı olmalıdır.
Bu tür ameliyatlar çoğunlukla dik veya dike yakın açık kepçe şeklindeki kulakların, başa doğru yaklaştırılarak yatık hale getirilmesi, eksik kıvrımları şekillendirmek için yapılmaktadır. Kepçe kulak büyük olmamasına rağmen normalden büyük görünmektedir. Bu ameliyatla kulak küçültülmeden daha küçük bir görünüm sağlanabilir. Kulak yapısı 5-6 yaşında gelişimini tamamladığından o yaştan itibaren ameliyat yapılarak düzeltilebilir. Özellikle okul öncesi çocuklar bunu kendileri arzulamaktadır.
Bu tür ameliyatlar çocuk yaşta yapıldığından (ki 5-6 yaşından sonra her yaşta yapılabilir) genel anestezi tercih edilmektedir.14-15 yaşından sonra ise çocuk tercih ettiği taktirde bu ameliyatı lokal anestezi ile yapmak mümkündür. Ameliyattan birkaç saat sonra hasta evine gönderilebilir. Bu ameliyatta en çok tercih edilen teknik, kulak arkasından kesi yapılarak kulağın şekillendirilmesidir Bu yöntem kalabilecek izin kulak arkasında saklı kalmasını sağlamaktadır. Hasta ameliyat olmakla nadir de olsa ameliyat olmanın tüm risklerini taşıdığını bilmelidir.
Ameliyat sonrasında kulaktaki kan toplanmasını ve şişliği azaltmak, kulağın şekillendirilmesini sağlamak ve kanamayı önlemek için bir hafta süreli bir sargı yapılır ve hastaya kulak üstü yatmaması tavsiye edilir. Dikişler, duruma göre 1-2 hafta içinde alınır.1-2 aylık süre içinde kulağa direkt etkili hareketlerden kaçınması gerekmektedir.
Çocuğun bir hafta sonra okula gitmesi mümkün olabilmektedir. Ancak herhangi bir komplikasyon durumunda bu süre uzamaktadır. Komplikasyon olarak hastada erken safhada kanama, kulakta deri altı kanaması ve buna bağlı kan pıhtısı olabilir. Bu kan pıhtısı kendiliğinden geçebileceği gibi onu almak ta gerekebilir. Kulakta morluk ve bu morluğun uzun sürmesi söz konusu olabilir. Çok nadiren de olsa tedaviye rağmen enfeksiyon gelişebilir. İleri safhadaki enfeksiyon kulak kıkırdağında zarar görmesine ve hatta buna bağlı kulakta deformasyona neden olabilir. Bazen ameliyat sonrası kulağın yatıklığını hasta yeterli bulamayabilir. Bu durumda revizyon yapmak gerekebilir.
Vakumla veya enjektörle bölgesel olarak toplanıp şekil bozukluğu yapan yağların alınarak daha düzgün bir şekil oluşturulmasıdır.
Liposuctionun bir zayıflama ve zayıflatma yöntemi olmadığı bilinmelidir. Amaç, fazla yağ toplanmış bölgedeki fazla yağların alınarak şekilsiz bölgelere şekil vermektir. Kollar, diz, kalçalar, bacak iç ve dış kısımları, gövdenin ön ve arka yüzü, karın ve bel bölgesi, boyun, çene altı ve meme bölgesine iz bırakmadan uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemle 4-5 litre kadar yağ alınabilmektedir. 7-8 litre alınabileceği konusu ise halen tartışmalıdır.
Liposuction başarısını etkileyen bir sürü etken vardır. Hastanın genç olması, sigara kullanmıyor olması, yapılacak bölgedeki cildin halen gergin, elastik olması başarıyı arttıracaktır. Ancak; ileri yaşlarda cilt gevşeyip sarktığında ve deri kendini yeterli bir şekilde toparlayamayacağından sonuç istenildiği gibi olmamaktadır.
30 yaşını geçen hastalarda bacak içlerinde deri gevşemiş olacağından, doğum yapmış bayanlarda karın bölgesi derisinin gevşeyip sarkması, sık-sık kilo alıp veren kişilerde ise diğer bölgelerde bu tür cilt sorunları yaşanacağından liposuction istenilen sonucu vermeyebilir.
Özellikle karın bölgesindeki cilt sarkmalarında liposuction yerine germe ameliyatı yapmak gerekli olabilir. Sonuçta deri gevşemesi ve sarkması olan bölgelerde yapılacak liposuction (derinin kendini toparlayamaması neden ile) istenen sonucu vermeyecektir.
Ayrıca sistemik hastalığı, (şeker, hipertansiyon, kalp hastalığı) olan kişilerde bu uygulama ciddi risk taşımaktadır. Kaldı ki ameliyat olmanın zaten bir riski de mevcuttur.
Uygulama
Genel anestezi altında yapılabildiği gibi lokal anestezi veya anestezi destekli lokal anestezi ile yapılabilmektedir. Hasta gerektiğinde uygulamanın yapıldığı sağlık kurumunda bir gün tutularak taburcu edilebildiği gibi, birkaç saat dinlendirilerek de gönderilebilir. Uygulama bölge sayısı ve alanı genişliğine göre tek seansta yapılabildiği gibi, birden fazla seansta yapılabilir. Tek seansta aşırı yağ almak vücudun dengesini bozacağından bu durumu mutlaka göz önünde bulundurmak gerekir.
Bu teknikle yağ alınacak bölgenin uygun bir yerinden 0,3-0,5 cm’lik kesiler yapılarak daha önce ilaçlı serum verilen ve şişirilen bölgenin yağları, ince kanuller kullanarak enjektör veya vakum makinesi ile alınabilmektedir. Bu uygulamalarda hasta herhangi bir ağrı hissetmemektedir. Uygulama bittiğinde hastaya uygun bir korse kullanması önerilmektedir. Önerilen korse kullanma süresi 4-6 haftadır.
Erken safhada kanama nadiren görülür.1-2 hafta süren morluklar oluşabilir. Kişinin işe dönme süresi 1-4 gün olsa da bu süre uzayabilir. Ancak her şeye rağmen enfeksiyon gelişme riski de mevcuttur. Yağ embolisi riski nadir de olsa vardır.
Ameliyat sonrası asimetri görmek mümkündür. Bir bölgenin yetersiz alınması veya çökmesi gibi sorunlar olabilir. Bu durumda bunların düzeltilmesi için yeniden liposuction uygulaması gerekebilir.
Kozmetik sonucun 3-6 ay gibi bir sürede alınacağını bilmekte yarar vardır. Unutulmamalıdır ki bu tür müdahalelerde mükemmel sonuca ulaşmak mümkün olmayabilir. Ameliyat olmanın taşıdığı her türlü risklerle birlikte, uygulanacak lokal ve genel anestezinin de tüm risklerini göz önünde bulundurmak gerekir.
Büyük ve sarkık göğüslere sahip kadınların en büyük şikâyetleri; estetik görünümün yanı sıra, memenin ağırlığından dolayı oluşan fiziksel yakınmalardır. Bu kişilerde sırt ve boyun ağrıları, meme altı pişikler, sütyen askılarının omuzlarda yaptığı derin izler, zamanla kamburlaşma ve kıyafet seçimindeki sıkıntılar oldukça rahatsız edicidir.
Estetik bir görünüm sağlamanın yanında, fiziksel sıkıntıların giderilmesine yöneliktir. Meme dikleştirme ameliyatlarında ise temel hedef kozmetik bir sonuçtur. Bu ameliyat için en uygun yaş 17 ve sonrasıdır. Emziren annelerde ise emzirmenin bitiminden en az 6 ay sonra yapılmalıdır.
Meme küçültme ameliyatlarında, büyümüş olan yağ ve meme dokusu ile deri fazlalıklarının çıkarılarak memenin küçültülmesi ve dikleştirilmesi ile daha düzgün bir meme elde edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca büyük ve sarkık memede, meme başı da aşağı doğru sarkmıştır. Normal meme başı seviyesi; köprücük kemiğinin ortası ile meme başı arasındaki mesafe olan 18-21 cm’dir. Bu tür hastalarda ise bu mesafe çok daha uzundur. 30-40 cm hatta daha uzun olan hastalarda mevcuttur. Bu ölçüm değerleri kişinin fiziksel yapısına göre değişiklik gösterebilir. Ameliyatta meme başının normal mesafeye taşınması da amaçlanır.
Temel amaç memeyi küçültmek, meme başının kişinin fiziksel yapısına uygun bir şekilde (18-22 cm) normal yerine taşımasıdır. Ameliyatın genel anestezi altında yapılması gerekmektedir. Ayrıca genel anestezi verilebilecek şartların oluştuğu merkezlerde yapılır. Vakasına göre ameliyat süresi 2,5-4 saat kadardır. Hasta genel anesteziye hazırlandıktan (gerekli testler yapıldıktan) sonra, ameliyatta uygulanacak tekniğin planlanması ve çizimi yapılır. Uygulanacak tekniğe göre değişmekle birlikte genel olarak meme başının çevresinde, meme başından meme alt kıvrımına kadar uzanan 5-8 cm dikey ve meme alt kıvrımında yatay uzanan bir kesi yapıldığından bu bölgede kesi yerlerinde kalıcı izler olmaktadır. Yatay çizginin uzunluğu, hastanın fiziksel yapısına ve memedeki deformasyonun büyüklüğüne göre değişmektedir.
Ameliyat sonrası hasta 1-2 günde taburcu edilerek ayakta takibe alınır. İlk zamanlarda kol hareketleri ile artan ağrıları olabilir. Bu nedenle hastanın 1-3 hafta dinlenmesi önerilir. Ameliyattan hemen sonra memeyi iyice saran sütyen veya korse kullanılır.
Erken safhada kanama, anestezi reaksiyonu oluşabilir. Kanama durumunda hastaya kan verme ihtiyacı hasıl olabilir. Enfeksiyon gelişmesi durumunda ise buna yönelik tedavi uygulanır. Nadiren de olsa özellikle yara iyileşmesi iyi olmayan hastalarda meme başının beslenme problemine bağlı olarak meme başı kaybı söz konusu olabilir. Bazan meme başı ve çevresinde dikişlerin ters T olarak birleştiği yerde küçük yaralar hatta doku kayıpları olabilir. Bunlar tekrar bir cerrahi müdahale gerektirebilir.
Bu sonuçlar kontrol takipleri seyrinde tedavi edilebilir. Ameliyat sırasında süt bezleri ve süt kanallarının bir kısmı tahrip olduğundan daha sonraki dönemde anne olma durumunda emzirmede sorunlar yaşanabilir. Bazan meme başında his kayıpları geçici ve kalıcı olabilir. Bu sorunların yaşanma ihtimali ameliyat öncesi deformasyon ölçüsüne göre değişkenlik göstermektedir.
Bazan ameliyat sonrası memede asimetri oluşabilir. Ameliyat sonrasında göğüslerde 3-4 hafta süren belirgin ödem olmaktadır. Tamamen geçmesi ise 6-12 ay sürmektedir. Bir diğer sorun ise meme başı çevresinde ve ordan başlayıp aşağıya doğru dikey olarak meme altı kıvrımına kadar uzanan, ayrıca meme altı kıvrımında yatay uzanan ters T şeklindeki dikiş izleridir. Bu izler genel anlamda kişinin yapısına göre değişkenlik göstermektedir. Fark edilemeyecek kadar ince izlere rastlanmasına rağmen çok belirgin ve rahatsız edecek boyutta kaba izlere rastlamakta mümkündür.
Bunların oluşumunu azaltmak için dışarıdan uygulanan kremler ve silikonlu malzemeler kullanılabilir. Gerektiğinde revizyon ameliyatları yapılabilir. Ancak keloide meyilli hastalarda nedbe dokularının nüks etme ihtimali yüksektir. His kusuru ve emzirme sorunu olan hastalar, bu revizyondan fayda görmezler.
Zamanla göğüslerde sarkmalar oluşabilir. Genel asimetri ve sarkmalar için revizyon yapılabilir.
Meme büyütme ameliyatı, az gelişerek küçük kalmış veya doğum sonrası atrofiye uğrayarak küçülmüş göğüslerin büyütülmesi amacıyla yapılır. Arzulanan mükemmellik değil daha iyi bir görünüm kazanmaktır. Daha dik, daha büyük ve diri bir göğüs elde etmek için yapılmaktadır. Bu nedenle değişik büyüklükte ve özellikte meme protezi (silikon) kullanarak meme büyütülür. Protez uygulanan hastalar doğum yapabilir ve süt verebilir. Ameliyat genel anestezi veya sedanyon anestezi ile yapılır. Birkaç saat dinlendirildikten sonra hasta eve gönderilebilir. Lüzum halinde ise 1 gün yatırılarak takibe alınır. Ameliyat süresi yaklaşık 1-2 saattir.
Ameliyat teknikleri bazı farklılıklar gösterebilir:
a) Meme başından açılarak protezi yerleştirmek
b) Protez, memenin alt kıvrımından 3-4 cm açılarak yerleştirilebildiği gibi koltuk altından girilerek yerleştirmek de mümkündür. Her yöntemin farklı avantaj ve dezavantajları mevcuttur. Ayrıca meme protezi meme dokusunun altına yerleştirilebileceği gibi, göğüs adalesinin altına da yerleştirilebilir. Ancak bu uygulama tekniklerinin seçimini doktora bırakmakta yarar vardır. Zira her hasta ayrı bir şekilde değerlendirilmelidir.
Silikon Çeşitleri
Kullanılan silikon hem yapısal hem de içerik olarak farklılık gösterir:
a) İçerik olarak: İçinde jel ve serum olarak fizyolojik olan iki çeşit silikon tercih edilmektedir. Kıvam olan, meme dokusuna daha yakındır. Serum fizyolojik olarak ise kıvam bir farklılık olduğu gibi, zamanla sızdırma yapabilmekte bu da göğüslerin zamanla gevşemesine neden olmaktadır. Ancak sızıntı herhangi bir zarara yol açmamaktadır.
b) Şekil olarak: Damla, yüksek ve normal profil şeklinde farklılık göstermektedir. Ayrıca dış yüzeyi pütürlü ve düz olarak da kullanılmaktadır.
Yapılan araştırmalarda silikonun kanser yapıcı etkisi saptanmamıştır. Bunla birlikte daha sonraki yıllarda yapılacak araştırmaların sonuçlarını tahmin etmek mümkün değildir.
Hastaya erken safhada sıkı elastik sütyen önerilmektedir. 2-3 ay kullanımı önerilmektedir.10 günden sonra masaj yapması tarif ve tavsiye edilir.
Enfeksiyon riskine karşı antibiyotik tedavisi yapılır. Ama her şeye rağmen enfeksiyon riski mevcuttur. Erken safhada kanama olabilir. Gerekirse kanama nedeni ile nadirde olsa yeniden ameliyata almak gerekebilir. Silikon vücut için yabancı bir madde olmasından dolayı çok nadiren de olsa vücudun onu kabul etmeyip dışarı atmaya çalışması söz konusu olabilir. Bu durumda çok beklemeden silikonu çıkartmak gerekmektedir.
Çok beklenirse silikon kendine bir yön bularak içte meme dokusuna, dışta deriye zarar vererek kendiliğinden çıkabilir. Enfeksiyon gelişmesi durumunda da silikonun çıkarılması gerekir. Göğüslerin belki fark edilmeyen asimetrisinden dolayı ameliyat sonrası hafif bir asimetri olabilir. Bunu düzeltmek gerekebilir.
Göğüslerde oluşan şişlik ve morluklar 1-2 hafta gibi bir sürede geçmekle beraber, şişliklerin tamamen geçmesi 5-6 ay sürebilir.
Tavsiye edilen masaj yapılmadığı, yetersiz yapıldığı durumlarda, hatta tam yapıldığı durumlarda bile ağrı ve şekil bozukluğuna yol açan kontraktür gelişebilir. Bu genellikle tek taraflı olmakla birlikte iki taraflı da olabilir. Dışarıdan yapılacak bazı manevralarla düzelmemesi durumunda yeniden ameliyata alınarak düzeltilmesi gerekmektedir.
İz, meme başında genelde dikkati çekmemekle beraber meme alt kıvrımındaki iz de zamanla daha düzgün hale gelebilir. Ancak iz yapmaya meyil gösteren hastalarda izler belirgin olarak dikkati çekebilir. Buna yönelik değişik tedavi yöntemleri uygulanır. Tedaviye çok iyi cevap veren hasta grubu olduğu gibi tedaviye cevap vermeyen bir hasta grubu da mevcuttur. Bütün bu istenmeyen sonuçları önceden tahmin etmek mümkün değildir. Bünyesel faktörler burada ön plandadır. Hastaya ameliyattan sonra en az 3 ay süre ile sıkı sütyen, daha sonra da normal sütyen kullanması önerilmektedir. Hamile kalınması halinde, hele emzirme durumunda göğüs hacminde artma, azalma olacağından deformasyon kaçınılmazdır. Zaman geçtikçe deri yaşlanıp esnekliğini kaybetme sürecinde de deformasyon olacaktır. Sütyen kullanmaması durumunda ise bu süreç hızlanacaktır.
Bazı hastalarda silikonla memeyi büyütmek mümkün olabilmekle beraber göğsü toparlayıp dikleştirmek için yetersiz kalabilir. Bu durumda silikon ameliyatı ile birlikte göğüs dikleştirme ameliyatı uygulamak gerekirse o zaman ters T şeklinde izler olur. Her ameliyat ve anestezinin olduğu gibi bu ameliyatın da belli oranda riski mevcuttur.
Saç ekimi, bilindiği üzere, özellikle erkeklerde belli bir yaştan sonra kafanın tepesinden veya ön tarafından başlayarak dökülen saçların, enseden saç alınarak bu bölgeye ekilmesi şeklinde uygulanır.
Erkeklerde doğal saç dökülmesi belli bir düzende ve simetrik olarak meydana gelir. Bilinen başka bir gerçek ise ense bölgesi ve kulak arkası saçların dökülmediğidir. Bazen herhangi bir simetrik veya sadece bölgesel hastalık nedeni ile (saçkıran, deri hastalıkları, yanık, travma vb.) dökülme olur ki bunların tedavi yöntemleri faklıdır. Burada derinin ve deri altı dokularının doğal yapısı bozulduğundan saç ekimi, bu hastalarda yeterli başarıyı sağlayamaz.
Bayanlarda da belli bir yerde saç dökülmesi gelişebilir. Dökülme süreci bitmiş, arka bölgeler yeterli sıklıkta ve açık alan çok geniş değilse ekim yapılabilir. Ancak bayanlardaki saç ekimi genel anlamda tatmin edici değildir. Saç ekimi için hasta seçiminin titizlikle yapılması gerekmektedir. Açık alanın çok geniş olmaması ve ense bölgesinin yeterli olmasına dikkat etmek gerekir.
Saç ekimi iki yöntemle yapılır
FUT Yöntemi
Ense bölgesinden saçların en yoğun olduğu yerden saçlı deri şeridi kesi ile alınarak köklere ayrıştırılması ve ekim yapılacak bölgede açılan kanallara ekilme esasına dayanmaktadır. Yıllar önce saç ekimi bu yöntemle yapılmaya başlanmış. Daha sonraki yıllarda ise FUE yöntemi kullanılmaya başlanmıştır.
FUE Yöntemi
Ensede herhangi bir kesi oluşturulmadan mikro motor yöntemi ile içinde 1, 2, 3 saç kökü içeren mini greftler alınarak hazırlanan bölgeye ekilme işlemi şeklindedir. Günümüzde bu teknik gelişen teknoloji sayesinde daha da ileriye taşınmıştır.
Lokal anestezi veya sedasyon anestezi (gerek görüldüğü ve hastanın tercihi doğrultusunda) ile ense bölgesi ve kulak arakası bölgeden saç alımı için özel olarak hazırlanmış mikro motor ile greftler tek tek alınarak dizilmektedir.
Daha sonra bu alınan ve özel olarak korunan saç greftleri ekim yapılacak bölgede açılan mikro veya mini yuvacıklara ekilmek üzere işlem tamamlanmış olur. Uygun pansuman yapıldıktan sonra tavsiyeler ve öneriler doğrultusunda hastanın tedavisi sonlandırılır.
Dikkat edilecek hususlar
Açıklığı geniş olan hastalarda tatminkar sonuç elde edilemeyebilir. Alan ne kadar dar olursa olsun tek seanslı ekimler seyrek kalır. Bu nedenle en az iki ya da üç seans önerilmektedir. Bazen ense bölgesinde tepeye kadar his kaybı olabilir. Bazen kıl dönmesi şeklinde ileriki zamanlarda küçük kistler ve buna bağlı enfeksiyon oluşabilir. Bunların temizlenmesi ve antibiotik denetimi olması gerekebilir. Ekilen saçların çok zayıf ve seyrek çıkması çok nadiren de olsa görülebilir. Ekimden hemen sonra iki üç günlük bir bandaj yapılmakta (hastanın durumuna göre bandaj yapma işlemi değişkenlik göstermektedir) ve daha sonra bu bandaj açılarak özel bir şekilde banyo yapması tavsiye edilmektedir. İlk günlerde yüzde şişlik ve hatta morluklar olabilir. Bunlar 1 hafta-10 gün gibi bir zamanda geçmektedir.
İlk bir ay süre ile hastanın tarif edilen şekilde özel banyo yapması, şapka kullanmaması ve güneşe direkt temas etmemesi, deniz ve havuzda yüzmemesi tavsiye edilmektedir. Ekim yapıldıktan üç hafta içinde hem ekilen saçlar hem de o bölgedeki saçlar dökülebilir. Bu durumda telaş etmemek gerekir. Çünkü bunlar 3-4 ay gibi bir süre içinde yeniden çıkmaktadır. İki seans düşünülen hastalarda seanslar arası en az 6 aydır. Sistemik hastalığı (hipertansiyon, şeker hastalığı vb.) olan hastalarda çok daha dikkatli olmak gerekir. Burada hastanın doktorunu bilgilendirmesinde fayda vardır. Doğal olmayan saç dökülmelerinde ise saç ekimi dışındaki yöntemleri uygulamak doğru olur.
Yüzümüz, yerçekimi, yaşlanma, güneş ışınlarının olumsuz etkileri, mimik kaslarının kullanılması sonucu zaman içerisinde kırışır. Cildin yapısını, görünümünü bazen diğer faktörler de (sivilce, suçiçeği sekeli, yaralanmalar, yaşlılık vb.) etkileyebilir. Orta yaştan itibaren yüzün belirli yerlerinde, alında, iki kaş arasında, gözün kenarında, üst dudakta ve burundan ağız köşelerine uzanan çizgiler derinleşir. Boyunda yatay çizgiler ve dikey pileler oluşur. Burun kenarındaki derin çizgiler hariç diğer yüzeysel çizgiler botox yöntemi ile giderilmeye veya azaltılmaya çalışılmaktadır. Burun kenarındaki çizgilerde ise dolgu maddesi ile doldurulması daha iyi sonuç verir. Alın ve kaş arası çizgiler çok derinleşmiş ise buna da yağ enjeksiyonu yapmak mümkündür.
BOTOX (Botilinum Toksin-A)
Uygulandığı yerdeki mimik kasların faaliyetlerini azaltan bir maddedir. En sık olarak iki kaş arası, göz dış kısmı, dudak ve çene çevresindeki kırışıklıkların giderilmesi için kullanılır. Ayrıca boyundaki çizgiler ve pileler için de kullanılır. Bunun yanında koltuk altı ve eldeki terlemeyi azaltmak için de kullanılabilir. Uygulanacak yöntem ve doz uzman hekimlerce belirlenerek yapılır. Etki süresi kişiden kişiye değişkenlik göstermekle beraber ortalama 3-9 aydır. İhtiyaç duyulması durumunda tekrarlamakta fayda vardır. Botox uygulamalarına bağlı bildirilmiş herhangi ciddi ya da kalıcı etki bildirilmemiştir. Ancak kas hastalığı olmaması gerekmektedir.
Yağ enjeksiyonu
Yüzde derinleşmiş çizgilerin veya çöküntü yapmış bölgenin doldurulması için uygulanan bir yöntemdir. Vücudun herhangi bir yerinden liposuction yöntemi ile alınan yağın, süzülerek planlanan bölgeye enjeksiyonu şeklinde yapılmaktadır. 3-6 ay gibi bir sürede verilen yağın büyük bir kısmı vücut tarafından emilebilmektedir. Bu nedenle bu işlemi belli 2-3 seans halinde yapmak gerekebilir. Yağın çok verilmesi, o bölgede çok kalması anlamını taşımamaktadır. Enjeksiyondan sonra hafif bir asimetri gelişse de bu sonradan düzeltilebilir. İlk bir hafta ila 10 gün de verildiği bölgede şişlik ve kızarıklık oluşabilir. Zaman içinde bunlar geçmektedir. Enfeksiyon olma ihtimali her zaman mevcuttur. Bu işlem lokal anestezi ile yapılmakta ve işlem bitiminde hasta evine gönderilebilmektedir.
Doldgu maddesi
Diğer enjeksiyon ürünleri de kullanılabilir. Bunlar kollajen, Hyalüronik asit gibi ürünlerdir. Hepsinde etki süresi 12-18 aydır. Yüz cildinin yaşlandığı, sarkmaların olduğu ve kırışıklıkların arttığı durumlarda ise bu yöntem yeterli değildir. Bunları yüz germe ameliyatı ile kombine etmek gerekir.
Yüz ve kaş askısı
Hastanın ihtiyacına göre yüzde oluşan küçük sarkmalar için yüz askısı kullanılabilir. Ayrıca kaş düşmelerinde kaş askısı uygulamaları kullanılmaktadır. Hastayı görüp değerlendirmek ve hastanın beklentilerini bilerek uygulamak gerekir.
Belli bir yaştan sonra yüz derisinin yaşlanarak elastikiyetini kaybetmesi sonucu yüzde kırışıklık ve sarkmalar başlar, yüz çizgileri daha da belirginleşir. Yüzde oluşan çizgilerin dolgu maddesi veya Botox kullanarak giderilmesi yetersiz kalabilir. Cildin kırışıklığına yönelik müdahalelerin uygulanması gerekebilir. Buna ilaveten alın germe operasyonu gerektiren vakaların olduğu bilinmektedir.
Yüz germe ameliyatı, 35-40 yaşından sonra (özellikle yorgun kişilerde bu yaş daha da aşağı çekilebilir) uygulanabilir. Yorgunluk ifadesi, yüzdeki kırışıklıklar kişiyi daha da yaşlı göstermektedir. ‘Yüz germe’ denildiğinde yanakların, alnın, gıdık ve çene altı bölgesi değerlendirilmektedir.
Hepsi birlikte olduğu gibi ayrı da yapılabilmektedir. Normal yüz germe ameliyatı denildiğinde buna, kulak üstü saçlı deri, kulak önünden geçen ve altta kulak arkasına uzanan, oradan tekrar saçlı deri içine girer. Bir kesi yapılarak, deri gerektiği kadar gerilerek fazlalık alınıp dikilir. Bu arada yanaktaki yağ dokusu ve fasia da askı materyalleri kullanılarak yukarı doğru asılır. Böylece yeterli gerginlik sağlanıp sarkmalar giderilmiş olur.
Alın germe ise alın üstü saçlı deriden girilerek yapılan bir işlemdir. Dikiş izleri tamamen saçlı derini içinde saklı kalmaktadır. Gıdık için ise çene altından yapılan küçük bir kese ile fasia (platisma) asılarak sarkıklık giderilir. Bazen bu bölgeye liposuction yapmak faydalı olabilir.
Genel anestezi altında olması gereken ve 2-3 saat süren bir operasyondur. Bir gün sonra hastayı taburcu ederek ayakta takip etmek mümkündür. Bu hastalarda da ameliyat ve anestezi riski söz konusudur.
Ameliyattan sonra yüzde, alında göz kapaklarında ödem (şişlik), ekimoz(morluk) oluşur ve 7-10 gün gibi bir sürede geçmesi de söz konusu olabilir. Ancak şişliklerin tamamen geçmesi ve kozmetik sonucun alınması, 6-12 ay sürebilir. Bazen cilt altı hematom (kanama) oluşabilir. Bu ya kendiliğinden kaybolur ya da küçük bir girişimle almak söz konusu olabilir.
Bu hastalarda ameliyat sonrası enfeksiyon riskine karşılık antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Ancak her şeye rağmen enfeksiyon riski mevcut olup, seyrine göre tedavi uzayabileceği gibi revizyonda gerektirebilir.
Özellikle sigara içen ve yara iyileşmesi iyi olmayan hastalarda enfeksiyon riskine ilaveten derinin bazı yerlerinde beslenme problemi ve bunun sonucu olarakta deri kayıpları görülebilir. Bu durumda revizyon yapma ihtiyacı duyulabilir.
Yüz sinirlerinin kulak önünde yüzeyleşmesi sonucu nadiren de olsa sinir zedelenmesi ve buna bağlı olarak gözünü kapatamama, kaşını kaldıramama ve dudakta çekilmelere rastlamak mümkündür.
Ancak dikkatli yapıldığında atipik bir sinir dağılımı (beklemenin dışında normal anatomik dağılımdan farklı olarak daha yüzeysel geçmesi) olmadığı durumlarda bu komplikasyon çok nadirdir.
Bazen sinir bölgesinde fazla ödemden dolayı sinire baskı geçici olarak böyle bir tablo yaratabilir. Ancak zamanla bu tablo düzelmektedir.
Saçlı deride ise dikiş bölgesinde bazen hafif saç dökülmesi görülebilir. Genellikle dökülen saçlar yeniden çıkmakla beraber çıkmayan nadir vakalar da görülebilir.
Kötü iz bırakmaya meyilli hastalarda çene altı ve kulak önü ile kulak alanındaki dikiş izleri dikkati çekebilir ve kişinin rahatsız olmasına neden olabilir. Ancak çoğunlukla bu izler sorun yaratmaz.
Bazen mükemmel sonuca ulaşmak mümkün olmayabilir. Burada esas önemli olan daha iyi bir görünüm elde etmektir. Bu da hastanın beklentileri ile direkt olarak bağlantılıdır.
Son yıllarda bu tür müdahaleler kapalı yöntem (endoskopik olarak) yapılmakla beraber, henüz istenilen düzeyde gelişmemiştir. Sistemik hastalığı, şeker, tansiyon, kalp hastalığı olan hastalarda bu ameliyat oldukça risk taşımaktadır. Ayrıca çok sigara içenler de ciddi risk altındadır.
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi